Karasar, Türkiye’nin, Soğuk Savaş sonrası oluşan dünya düzenini değerlendirmede ve yorumlamada önemli sıkıntılar yaşadığını, bunun sonucu olarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla yüz yüze geldiği Türk Dünyası’na yönelik hazırlıksız ve tutarsız politika izlediğini belirtti.

Türk milliyetçiliğinin, ana damarını teşkil eden Türk Dünyası hakkında hala aşması gereken önemli sıkıntılarının olduğunu söyleyen Karasar, Türkiye dışındaki Türkleri ve onların dünyasını anlamaya yeterince çalışılmadığının altını çizdi.

Türk Dünyası ile bağları ve ilişkileri geliştirmede sivil toplumun önemini vurgulayan Karasar, millet olarak yabancı olduğumuz sivil toplum kavramına alışılmasının ve sivil toplumun etkili kullanılmasının gerekliliğini vurguladı.

Yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşi, dinleyicilerin soruları ve katkıları ile sona erdi. Resim1 Resim2